|
|
|
İki Bezgin Türkiye Yolarında |
|
|
|
|
|
|
|
GÖÇEBE |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
GÖÇEBE
Şehirler biter, gerçekten biter. Tıpkı bir çiçeğin ömrünün dolması, nektarının bitmesi, kokusunun geçmesi gibi. Göçebe bunu bilir.Çok zaman geçmedi Modern zaman – yoksa post modern mi demeli- göçebeleri atlarını motorlarla, kağnılarını arabalarla değiştireli. Yersiz yurtsuz, bütün dünyayı evi bilen yeni bir ulus doğdu cetvellerle çizilen sınırların dünyasında.
Vatanı yollardır göçebenin. Çoğu zaman bütün hayatı bir sırt çantasına sığar oysa ciltler yetmez yaşadıklarını anlatmaya. İlk insanın yeni kaynaklar bulmak için sürekli yer değiştirmek zorunda kalması genetik mirasımıza bu rahatsızlık genini yerleştirmiş olsa gerek. Kabileye yeni av toprakları bulan ya da güneşin daha çok ısıttığı toprakları merak eden ilk insanların torunudur göçebe.
Sebebi yoktur yollara düşmenin. Eşe dosta, akrabaya uydurulmuş sudan bir sebep vardır elbet ama yollara düşmenin esas sebebi sadece yolun orda olmasıdır. Çoğu zaman alay konusu, bir yeri kendine yurt edinememiş garip insan olsa da öyküleri her zaman merakla dinlenir. Kimi de zincirlerini bırakıp, tasmasını kırıp gidememenin hasetiyle yoğrulmuş bir küçümsemeyle bakar gözlerinde.
Şu koca dünya kazanının sapı kırık kepçesidir. Duramaz yerinde . Uzun dostluklar, uzun bağlanmalar hayata karşı bir çapadır ama demir tarar bazen hayat teknesi o zaman dost ta sevgili de tutamaz . Şehir bitmiştir çünkü. Nektarı, kokusu bitmiş rengi solmaya yüz tutmuştur. İyice solmadan ve anılar hala güzelken, hala dost bakarken insanlar, dostça kalın deyip düşmek gerekir yolların peşine.
Dostça kal o zaman şehrim. Bir dahaki sefere görüşmek üzere.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hava Durumu |
|
|
|
|
|
|
Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı! |